Bolu İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Başhekim Yardımcısı Uzman Doktor Ayşegül Koç, alkol/madde bağımlılığı ve alkol/madde kullanan bir kişiyi tedaviye yönlendirme ile ilgili açıklama yaptı. Ülkemizde sigarayla yapılan etkin mücadeleyle sigara içme oranı % 27 lere kadar düşmüştür. Ayşegül Koç: “Türkiye'deki erkeklerin yüzde 31'i tütün kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bazı maddeler daha kısa sürede bağımlılık yaparken bazı maddelerde ise daha uzun sürede bağımlılık yapar. Eroin ise bir kullanımda dahi bağımlılık gelişmesine neden olabilir” dedi.
“KİŞİ İSTEMEDEN YAPILABİLECEK BİR TEDAVİ DEĞİLDİR”
Alkol ya da madde bağımlılığının uyku bozukluğu, depresyon, psikoz, demans gibi ruhsal hastalıklara, karaciğer yağlanması, siroz, yemek borusu, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, beslenme bozuklukları, hipertansiyon, inme, cinsel işlev bozuklukları, kas ağrıları, kanser benzeri fiziksel hastalıklara ve sosyal işlevsellikte de azalmalara neden olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Ayşegül Koç şunları söyledi: “Alkol ya da madde bağımlıları, bağımlılık tedavisinden önce ruhsal ya da fiziksel hastalıklar sebebiyle hastaneye gelmektedirler. Bir diğer başvuru nedeni de, neden oldukları adli olaylar ya da ailelerinin veya amirlerinin ısrarıdır. Alkol ya da maddeye bağlı ruhsal, fiziksel, sosyal, adli sıkıntılar yaşayan ancak tedaviye gelmeyi kabul etmeyen kişilerle yaşamak zordur. Bağımlılık tedavisi kişi istemeden yapılabilecek bir tedavi değildir.”
“KİŞİ TEDAVİ İÇİN CESARETLENDİRİLMELİDİR”
Hasta yakınlarının yardım talebiyle başvurduklarında, tedaviye yönlendirmek için önerilerde bulunduklarını söyleyen Uzm. Dr. Koç bu önerilerin bazılarını şöyle sıraladı: “Öncelikle bağımlı kişi ile madde etkisi altında iken tartışmaya girilmemelidir. Destek ve yardımcı olduğunu, bu amaçla konuyu konuşmak istediğini belirtmelidir. Ancak konuşurken karşısındakini korkutmamak gereklidir. Sabırlı bir şekilde dinlemeye çalışmalıdır. kendini bağımlı kişinin yerine koyması ve onun yaşadıklarını, hissettiklerini ve düşündüklerini anlayabilmesi önemlidir. Sorun anlaşıldıktan, karşılıklı iletişim ve güven sağlandıktan sonra maddenin kendisinden götürecekleri ve sonunun ne olduğu iyice anlatılmalı, ne yapmak istediği konusunda onun fikri sorulmalıdır. Bağımlı kişilerin maddeden kurtulmanın mümkün olmadığına dair bir inançları vardır. Bırakmak ve kurtulma çabasından çekinirler. Çünkü çok zahmetli bir iştir. Yapılması gereken bağımlının tüm yaşamını değiştirmesidir. Bu nedenle kişi cesaretlendirilmelidir Israrlı bir tutum takınmak gerekli olabilir. Ancak bu bıktırıcı değil, özendirici olmalıdır. İmkanlarını, seçeneklerini daraltmak, gösterilen hoşgörünün sınırlı olduğunu hissettirmek, indirek baskı yöntemleri kullanmak çoğu zaman kişiyi tedaviye zorlar Aile ile daha önce yaşanan çatışmalar var ise, bunları unutmak, en azından şimdilik kaydı ile ertelemek kişi için bir tür ödül gibi olacak, madde sorununa odaklanmak ise sorunun önemini vurgulayacaktır.”
“OKULLAR UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE ÇOK ÖNEMLİDİR”
Ülkemizin diğer ülkelerle karşılaştırıldığın da uyuşturucu madde kullanımının daha düşük seviyelerde olduğunu belirten Ayşegül Koç, “İlimiz Bolu’da diğer illerle karşılaştırıldığında uyuşturucu madde kullanımı çok düşük seviyelerdedir. Ancak madde kullanımının tüm dünyada artma eğiliminde olması ülkemiz ve ilimiz için de risk oluşturmaktadır. Bağımlılık sadece kişi üzerinde değil ailesel, toplumsal, yasal, ekonomik yıkıcı sonuçlara sebep olmaktadır. Koruyucu önleyici çalışmalar ile kişi ve toplum üzerindeki uyuşturucu maddenin yıkıcı etkileri de ortaya çıkmadan önlenmiş olur. Önleyici çalışmalar çocuğun hayata ilk adımını attığı aile içinde başlamalıdır. Aile dışında da çocuk ve gencin beceri kazandığı, sosyalleştiği, geliştiği, arkadaş ilişkilerini düzenlediği mekanlar olan okullar uyuşturucu ile mücadelede çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
“İLK AMACIMIZ İNKAR DUYGULARINI KIRMAK”
Ayrıca “Alınan tüm tedbirlere rağmen bağımlılık gelişmişse hızla tedaviye yönlendirilmelidir” diyen İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ayşegül Koç, tedavi için Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi’ne(AMATEM) başvuran uyuşturucu madde bağımlılarına ihtiyaçları doğrultusunda bireye özgü tıbbi, psikolojik ve sosyal tedaviler uygulandığını söyledi. Uzm. Dr. Ayşegül Koç, 1 yıl içinde 392 ayaktan, 185 hastanın yatarak tedavi aldığını söyleyerek, “Kişinin değişime karar vermeden tedaviden faydalanması mümkün değildir. Polikliniğimize karar vermeden gelen alkol/madde bağımlılığı olanlarda ilk amacımız inkar duygularını kırmak, bağımlılığın tedavi edilmediği durumda görülecek sonuçlar hakkında bilgilendirmek, hastanın motivasyonunu mümkün olan en yüksek seviyeye yükseltmektir. Değişime karar verenlerde ikinci aşama yoksunluk belirtileriyle mücadeledir. Alkol bağımlığı olan çoğu insanda bu belirtiler genellikle hafiftir ve hastanın sağlığı iyiyse, iyi beslenmişse, iyi bir sosyal destek sistemine sahipse hafif bir grip olgusuna benzer. Belirtiler şiddetli olduğunda, ya da daha önce ayaktan tedaviden faydalanmayanlarda yatarak tedavi gerekebilir” dedi.
“SİGARA, ALKOL, MADDE BAĞIMLILIĞI TEDAVİ EĞİTİM PROGRAMI”
Bağımlılık tedavisinde sonraki aşamanın, motivasyonu korumaya çalışmak, alkol/madde isteği ile mücadele yollarını konuşmak, aile ve arkadaşları ile iletişimi yeniden kurmak, hastanın alkolün olmadığı yeni yaşam biçimine uyum sağlamasına yardımcı olmak olduğunu dile getiren Uzman Doktor Ayşegül Koç, son olarak ise eğitim ve terapi programları hakkında açıklamalarda bulunarak şunları söyledi: “Kliniğimizde her hafta Salı ve Perşembe günleri 14.30-16.00, Çarşamba günü 10.30-12.00 saatleri arasında Sigara Alkol Madde Bağımlılığı Tedavi Eğitim Programı(SAMBA); her Pazartesi 15.00- 16.30 saatleri arasında alkol bağımlılarına yönelik grup terapileri uygulanmaktadır. Alkol grup terapilerine sadece yatarak tedavi alan hastalar değil, ayaktan takip edilen hastalar da katılabilmektedir. Hastanın yakın çevresinin bağımlılık ve bağımlılık tedavisi hakkında bilgilendirilmesi, hasar gören ilişkilerin yeniden oluşturulması, bağımlı hastanın iyileşme programına en fazla desteği nasıl verebileceklerini öğrenmeleri açısından aile ile işbirliği önemlidir. Bu nedenle de her Cuma 11.30-12.30 saatleri arasında AİLE SAMBA (hasta ailelerine yönelik eğitim programı) uygulanmaktadır. Tedavi için gönüllü olmayan bağımlı yakınları da bu gruplara istedikleri takdirde katılabilmektedir.”
Alkol ya da madde kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel yönden tedavisi yanında psiko-eğitim grup terapileri, bilinçlenme toplantıları, beceri geliştirme aktiviteleri, paylaşım grup terapileri, bireysel görüşmeler, uğraş terapileri, sosyal aktiviteler, spor faaliyetleri uygulanmakta, hastanın alkol/madde kullanmadığı yeni yaşam biçimine uyum sağlamasına yardımcı olacak yöntemler geliştirerek kişinin sosyal yönden düzelmesi, herhangi bir madde kullanmadan yaşamanın tadını hissetmesi, alkol ya da madde kullanımı ile ortaya çıkan yasal olmayan etkinliklerden uzaklaşması, kendisine ve topluma zarar veren davranışların azalması hedeflenmektedir. Ancak bu hedeflere ulaşılabilmesi için iş ve ekonomik düzeyi düzeltme, eğer varsa evsizlikle baş etme gibi sorunların çözümlenmesi gerekir. Bu da ancak bağımlılıkla ilgili toplumsal önyargıların ortadan kalkması, sosyal desteğin sağlanması, toplumu oluşturan her bireyin üzerine düşeni yapması ve güçlü bir kurumlar arası işbirliği ile sağlanabilir.